Bilim Adalet Vicdan Derneği’nin ev sahipliği ile düzenlenen “Sosyal Barış ve Genel Af” Sempozyumu Ankara Yenimahalle Belediyesi 4 Mevsim Tiyatro Salonunda gerçekleştirildi.
Yapılan “Sosyal Barış ve Genel Af” Sempozyumunun ikinci oturumuna siyasi birçok isim katıldı. Katılımcılar şunlardı: ANAP’tan Diyarbakır milletvekilliği yapan ilahiyatçı 21. D. MV. Abdulbaki Erdoğmuş, AK Parti’nin kurucularından 21-22 D. MV. Kemal Albayrak, Türkiye’nin Sesi Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen, DEVA Partisi Sözcüsü Av. İdris Şahin, Saadet Partisi Grup Başkanvekili Av. Mv. Bülent Kaya.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Av. Mv. Bülent Kaya başka bir toplantıdan dolayı katılım sağlayamadı. DEVA Parti Sözcüsü Av. İdris Şahin, “Sosyal Barış ve Genel Af” Sempozyumda konuşmasını şu şekilde başladı:
“Şimdi size soruyorum. Ankara’da KHK mağduru kaç kişi vardır?”
Sözcü Şahin: “Altı yedi haftanın bir günü yok ki sizin gibi bir mağdur aileyi dinlemeden güne başlayayım. Telefonum çalıp Sayın Vekilim sizinle özel bir konu görüşebilir miyiz? Mümkünse ofisinizde olsun, mümkünse dışarıda olsun dedikleri an diyorum ki kesinlikle burada ya bir KHK mağduru var ya da resmi bir kuruma girmekten imtina eden bir insan var, diyen Şahin sözlerine şöyle devam etti; Değerli arkadaşlar bakın kitabın ortasından konuşacağız. Hem sizin gündeminizi konuşacağız hem de kitabın ortasından konuşacağız. Şimdi size soruyorum. Ankara’da KHK mağduru kaç kişi vardır acaba Yüz mü anacığım? Yüzse ben sizden özür diliyorum anacığım. Yeterince burada kalabalık var mı? Lafa geldin mi iki milyon iki yüz bin mağdurdan, yaklaşık iki yüz elli- üç yüz bin kovuşturma yapılandan, hazırlık tahkikatı yapılan binlerce sayıdan bahsediyoruz”.
“Siz kendi davanıza sahip çıkmadıktan sonra hiç kimse size sahip çıkmaz”
“Bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Siz hiç kendi davanıza sahip çıkmadıktan sonra hiçbir siyasi, hiçbir sivil toplum örgütü ve hiçbir avukat; -ben aynı zamanda avukatım, geçmiş dönem baro başkanlığı yapmış bir ismim- sizin işinize sahip çıkmaz. Bu mesele sizin kendi meseleniz. Siz kendi meselenize arzu ettiğiniz ölçüde en azından bizim görmek istediğimiz ölçüde sahip çıkmıyorsunuz arkadaşlar. Sizin kendinizin sahip çıkmadığı bir alanda başkasından sizin sözcülüğünüzü yapmasını beklemeniz kadar boş bir hayal olamaz. “
Siyasetçi olarak kendilerinin her alanda bulunması gerektiğini ifade eden Şahin, “Biz şimdi sizinle bu salonda dertleşeceğiz ama bu salondan çıktıktan sonra başka bir dertli alanın konusuyla ilgilenmek durumundayız. Akşam da bir düğüne davet edilecek, orada horon tepenlerle halay çekenlerle beraber olmak durumunda kalacağız. Çünkü biz siyasetçiyiz. Bizden toplumun her bir alanında, her bir yerinde bulunmamızı isteniyor. Dolayısıyla siz önce kendi işinize kendiniz sahip çıkacaksınız” açıklamalarında bulundu.
“Siz kendi adınıza adalet istiyorsunuz. Siz kendinize özgürlük istiyorsunuz”
Adalet, özgürlük ve eşitlik taleplerinin sadece kendileri için değil, tüm ülke için önemli olduğunu vurgulayan Şahin, “Siz kendi adınıza adalet istiyorsunuz. Siz kendinize özgürlük istiyorsunuz. Siz kendinize eşitlik istiyorsunuz. Zenginleşmeyi de sadece ve sadece Allah bana versin, etrafımdaki kimseye vermesin diyorsunuz. Bu sadece sizin değil seksen beş milyonun -üzülerek ifade ediyorum- hali bu. Şu anda bu ülkede gerçek anlamda adalet isteyenler, gerçek anlamda eşitlik isteyenler, gerçek anlamda huzur ve özgürlük isteyenlerin dayanışması halinde, yedi yüz seksen altı bin kilometre kare vatan toprağında herkes bir ve bütün olarak sesini her yere duyurabilir. İktidara da duyurur. Beştepe’ye de duyurur. Siyasi partilerin tamamına da duyurur” dedi.
Son olarak, muhalefetin kendi içinde bocaladığını ve sorunlara çözüm bulamadığını belirten Şahin şunları ekledi: “Hani nerede siyasi partiler? Ben de sizin gibi bir dertte olduğum için buradayım. Deva Partisi’nin sözcüsü olmuş olmakla değil, sizler gibi bir dert yaşayan bir kardeşiniz olmakla buradayım. Siz sesinizi daha muhalefete duyuramadınız. Muhalefet kendi içerisinde bocalamaktan birbirini karalamaktan sizin derdinize derman olabilecek bir yapıyı ortaya koyamıyor ki. Çünkü siz kendi adınıza adalet, kendi adınıza özgürlük, kendinize eşitlik istediğiniz için bakıyor muhalefet; diyor ki Münferit olarak bu kapıdan girdi Ali. Kendi ne istiyor? Onu hoş görecek cümleleri kuruyor. Onu o kapıdan gönderiyor. Kapıyı kapattıktan sonra da unutuyor. ”